31 Mayıs 2012 Perşembe

Önsezi



Hoca ormana gitmiş.Oturmuş bir dalın üstüne, başlamış kesmeye.Aşağıdan geçen bir yolcu Hoca'ya seslenmiş:
- 'Hocam! İnsan oturduğu dalı keser mi ? Şimdi düşeceksin.' Hoca adama aldırmamış; işine devam etmiş. Az sonra dal kırılmış.Hoca, cumburlop düşmüş. Düştüğü yerden perişan seslenmiş:
- 'Düşeceğimi bildin ne zaman öleceğimi de söyle bari.'

Leylek


Hocaya yolda buldukları bir leylek getirmişler. Daha önce hiç leylek görmemiş olan Hoca uzun gagası ve bacaklarını çok yadırgamış.Tutup bir güzel kesivermiş onları. Sonra da yüksekçe bir yere koymuş. Karşısına geçmiş. Yaptığı işten memnun, seslenmiş:
- Bak şimdi kuşa benzedin.

Perde


-Hadi bir şeyler çal da dinleyelim diye Hoca'nın eline sazı tuttururlar! Bir elini perdeye basıp diğerini aşağı bir yukarı teller üzerinde rasgele vurunca,
-Aman Hoca demişler, ustalar böyle mi çalar? Perdeler üzerinde usulüyle gezinmek gerek ...
-Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar. Ben buldum işte. Niçin boşu boşuna gezinip durayım, demiş. Gülmüş.

Subaşının Eşeği


Eşeği kaybolan Subaşı, ateş püskürmüş: Halk zoraki aramaya başlamış.
-Hocam, böyle türkü söyleyerek ne yapıyorsun diyen komşusuna Hoca:
-Subaşının kaybolan eşeğini arıyorum! demiş. Adam ,
-Peki , böyle türkü söyleyerek eşek mi aranır a Hoca?

Eşeğin Sözü


Adamın biri Hoca'dan eşeğini ister fakat evde olmadığını söylediği sırada ahırdan anırma sesini duyunca:
Aşkolsun Hocam bunca yıllık komşuyuz. Bak işte sesi geliyor. Hoca hemen cevabı yapıştırır:
-"Ne yani şimdi kırk yıllık komşuna değil de kılkuyruk eşeğin sözüne mi inanıyorsun?!" der. Komşu ısrar edince eşeğe fikrini sorup gelir ve:
- “Razı olmadığını ve iyilik etme eloğluna, kemlik bulursun" dediğini bildirir.

Tavuklar Arasında Bir Horoz


Hoca’nın ahbapları toplanıp, Hoca’ya bir oyun oynamaya karar vermişler. Her şeyi önceden hazırladıkları gibi yapmak için de anlaşmışlar.
Bu sırada Hoca olacaklardan habersiz bir şekilde dostlarını görünce sevinmiş; “Çok şükür, sohbet edecek birkaç dost var” deyip tesbihini sallaya sallaya yanlarına gitmiş.
Dostları, “Hoca Efendi, Hoca Efendi, temizlik imandan gelir derler. Biz hamama gidiyoruz, sen de gelir misin?” dediklerinde Hoca, “Tabii gelirim, hemen gidelim” deyip onlara katılmış.
Hamamın önüne gelmişler: “İşte, bu civarın en güzel hamamı... Ne dersiniz Hoca Efendi, girelim mi?” diye sormuşlar. Hoca da “Hay hay!” deyip kabul etmiş.
Hamamda güzel güzel yıkandıktan sonra, havadan sudan konuşurlarken biri, “Bir teklifim var. Hepimiz yumurtlayalım. Kim yumurtlayamazsa hamam paralarını o ödesin” demiş.
Biraz sonra hepsi, “Gıt gıt gıdaaak... Gıt gıt gıdaaak...” diye gıdaklamaya başlamışlar. Sonra da daha önce sakladıkları yumurtaları birer birer çıkarıp ortaya koymuşlar. Hoca bir oyuna geldiğini hemen anlamış.
İçinden “şimdi gösteririm ben size” diyerek “Kukurikuuuuuu, kukurikuuu!” diye ötmeye başlamış. Dostları hayretler içinde, “Hoca Efendi, aklını mı oynattın. Neden durmadan ötüp duruyorsun?..” diye sormuşlar. Hoca da:
- “Be yumurtacılar, bu kadar tavuğa bir de horoz lâzım değil mi?” diye cevap vermiş.

Cimri


Bencil bir adam çaya düşmüş. Başlamış çırpınmaya.Hemen koşup köylüler."Elini ver, elini ver" diye bağırmışlar. Ama adam elini uzatmamış. Tam göz göre göre boğuluyormuş ki !Hoca seslenmiş:
- “Yahu! o vermeyi bilmez. ‘Elimi al’ diye bağırsanıza”